30 Temmuz 2019 Salı

HİKAYE - KARGA BİLAKİ - 2.BÖLÜM TERCÜMESİ

KİTAP: الغراب بلاكي - KARGA BİLAKİ
KONU: 2.Bölümün Tercümesi

KİTABI İNDİR:
https://www.hindawi.org/books/39260479.pdf

SES KAYDI İNDİR:
https://drive.google.com/open?id=1ewrL97Y-91nY_F6hfUUMKYqBx-GlnXmY
الغُرَابُ بِلَاكِي  - Karga Bilaki
الفصلُ الثاني - İkinci Bölüm
بلاكي يتأكدُ - Bilaki emin oluyor
Birinci Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة الأولى
صار أكيدًا بلا شكٍّ
بيضةٌ طازجةٌ هي ما رأيتُ
سأل طائرُ السنديانِ سامي، الذي أتى في الوقتِ المناسبِ ليسمعَ الجزءَ الأخيرَ من الكلامِ الذي كان الغرابُ بلاكي يحدّث به نفسَه: عمّ تتحدثُ؟
Şüphesiz emin oldu,
O gördüğüm taze bir yumurta.
Karga Bilakinin kendi kendine konuştuğu sözün son bölümünü işitmek için uygun zamanda gelen meşe kuşu Sami sordu: Ne hakkında konuşuyorsun?
İkinci Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة الثانية
فردّ بلاكي قائلًا: لا شيءَ، يا ابنَ العمِّ، لا شيءَ على الإطلاقِ. كنتُ أحدّث نفسي حديثًا أحمقَ.
Bilaki söylenerek cevap verdi: bir şey değil, ey amcaoğlu, hiç bir şey değil. Kendi kendime ahmak bir konuşma yapıyordum.
Üçüncü Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة الثالثة
نظر إليه سامي بحدةٍ وتساءل قائلا: لستَ مريضا، أليس كذلك يا ابنَ العمِّ بلاكي؟ لا بدّ أن يكونَ بك خطبٌ ما عندما تبدأ في الحديثِ عن بيضٍ موضوعٍ حديثًا، بينما كلُّ شيءٍ مغطًّى بالثلجِ والجليدِ. الحماقةُ ليستِ الوصفَ المناسبَ لذلك. من سمع من قبلُ ببيضةٍ موضوعةٍ حديثًا في مثلِ هذا الوقتِ من العامِ؟
Sami ona hiddetle baktı ve söylenerek merakla sordu: Hasta değilsin ey amcaoğlu bilaki öyle değil mi? Her şey kar ve buzla örtülmüşken yeni konulmuş yumurtadan bahsetmeye başladığına göre sana bir haller olmalı. Ahmaklık bu yüzden uygun bir vasıf değil. Yılın bu vakitlerinde yeni konulmuş bir yumurtayı önceden kim işitti.
Dördüncü Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة الرابعة
أجاب بلاكي: أعتقد أنّ أحدًا لم يسمعْ بذلك. أخبرتُكَ أنها حماقةٌ. فأنا جائعٌ لدرجةِ أن أفكرَ فيما يمكنني تناولُه إذا كنتُ أستطيع الحصولَ على ما أريدُ. وهذا جعلني أفكر في البيضِ، وحاولتُ أن أفكرَ في شعوري إذا رأيتُ بيضةً كبيرةً لذيذةً أمامي فجأةً. أظنني قلتُ شيئًا بهذا الشأنِ
Bilaki cevap verdi: Sanırım bunu kimse işitmedi. Onun ahmaklık olduğunu sana söyledim. Ben isteyipte elde edebileceğim zaman onu yiyebilmeyi düşünecek derecede açım. Ve bu bana yumurtayı düşündürüyor, aniden önümde lezzetli büyük bir yumurta gördüğüm zaman ki hislerimi düşünmeye çalıştım. Zannederim bu konuyla ilgili bir şey dedim.
Beşinci Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة الخامسة
فقال سامي: لا بدّ أنّ هذا ما حَدَثَ. فهذا ليس وقتَ وضعِ البيضِ, ولن يُوضعَ البيضُ عمّا قريبٍ. استمعْ لنصيحتي وانسَ هذه الأمورَ المستحيلةَ. سوف أذهبُ إلى صَوْمَعَةِ الذُرةِ في مزرعةِ المزارعِ برون. ربما لا تكون الذُّرةُ لذيذةً مثلَ البيضِ, ولكنها جيدةٌ جدا ومُشبِعةٌ. حَرِيٌّ بكَ أن تأتيَ معي.
Sami dedi ki: Elbette olanlar bu. Bu yüzden, yumurta koymanın vakti değil ve yakında yumurta konulmayacak. Nasihatimi dinle ve bu imkansız işleri unut. Çiftçi Brown'ın çiftliğindeki mısır ambarına gideceğim. Belki mısır, yumurta gibi lezzetli olmayabilir, ama o çok iyi ve doyurucudur. Benimle gelmene değer.
Altıncı Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة السادسة
فردَّ بلاكي: ليس اليومَ, ربما في وقتٍ لاحقٍ. شكرا لكَ.
Akabinde Bilaki yanıt verdi: Bugün değil, belki başka zaman. Teşekkürler.
Yedinci Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة السابعة
وقف بلاكي يراقب سامي وهو يتوارى بين الأشجارِ, ثم حلَّق إلى قمةِ أطولِ شجرةِ صنوبرٍ ليتأكّدَ من عدمِ وجودِ أحدٍ في الجوارِ. وعندما تأكّدَ تمامًا مِن أنّه لا أحدَ يراهُ, بَسَطَ جناحيهِ وتوجّهَ إلى الركنِ المهجورِ من الغابةِ الخضراءِ.
Bilaki ağaçların arasına gizlenip Sami'yi gözetleyip durdu. Sonra civarda kimsenin bulunmadığına emin olmak için en uzun çam ağacının zirvesine uçtu. Ve onu kimsenin görmediğine tam olarak emin olunca kanatlarını açtı ve yeşil ormanın ıssız köşesine yöneldi.
Sekizinci Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة الثامنة
تَمْتَمَ قائلًا: إنني أحمقُ. أعلم أنني أحمقُ, ولكنْ عليّ أن أُلقيَ نظرةً أخرى على ذاك العُشِّ القديمِ للصَقْرِ أحمر الذيل. لا أستطيع أن أتخلّصَ من فكرةِ أنّ ما رأيتُهُ هناك أمسِ كان بيضةً, بيضةً رائعةً كبيرةً بيضاءَ. وعلى أيةِ حالٍ, لا ضررَ في إلقاءِ نظرةٍ أخرى.
Söylenerek kekeledi: Ben kesinlikle ahmakım. Ahmak olduğumu biliyorum, ama kızıl kuyruk şahinin şu eski yuvasına başka bir bakış atmam gerekiyor. Dün orada gördüğüm şeyin yumurta olduğu fikrinden kurtulamıyorum, beyaz, büyük, harika bir yumurta. İllaki, başka bir bakış atmanın zararı yoktur.
Dokuzuncu Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة التاسعة
طار بلاكي مباشَرَةً نحوَ الشجرةِ التي تحمِلُ العشَّ المتَهَالِكَ الكبيرَ للصقرِ أحمر الذيل، وعندمَا اقتربَ منها حلَّقَ عاليًا؛ فبلاكي عندهُ من الذكاءِ والفطنةِ ما يمنعُهُ من المخاطَرَةِ. إنه لم يكنْ يظنّ المكانَ خَطِرًا؛ ولكنْ لا يمكنكَ أن تعرفَ ما هو خفيٌّ، ومن الحكمةِ دائمًا أن تلزمَ الحذرَ. وإذْ مرَّ من فوقِ قمّةِ الشجرةِ، نظر إلى أسفَلَ بلَهْفَةٍ. تخيلْ شعورَهُ عندما رأى
« شيْئينِ » أبيَضَينِ في العشِّ القديمِ؛ شيئينِ أبيضينِ يبدوانِ بيضتينِ بلا شكٍّ! فِي اليومِ السابقِ كان ثمَّةَ شيءٌ واحدٌ؛ وصار يوجد « شَيْئَانِ ». فترَسّخَتِ الفكرةُ في عقلِ بلاكي؛ إنهما بيضتانِ! لا يمكنُ أن تكونا شيئًا آخرَ.
Bilaki, kızıl kuyruk şahine ait tahrip edilmiş büyük yuvayı taşıyan ağaca doğru doğrudan uçtu. Oraya yaklaşınca yüksek bir şekilde uçtu; çünkü Bilaki'de onu tehlikeden alıkoyan açıkgözlük ve zeka vardı. Mekanın tehlikeli olduğunu düşünmemişti; Ama, sen gizli olanın ne olduğunu ve dikkati daima sürdürmenin sağduyudan olduğunu bilemeyebilirsin. Zira, ağacın zirvesinin üzerinden geçti, özlemle aşağıya baktı. Eski yuvada iki beyaz şey gördüğü zaman ki duygularını bir hayal et; şüphe yok ki yumurta görünümlü iki beyaz şey. Geçen gün burada bir tek şey vardı; iki şeye dönüştü. Böylece Bilaki'nin aklına bir fikir yerleşti; o ikisi kesinlikle yumurta başka bir şey olamaz.
Onuncu Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة العاشرة
واصلَ بلاكي الطيَرَانَ. فلسببٍ ما، لم يجرُؤْ على التوقّفِ حينها. كان منْفَعِلًا للغايةِ بما اكتشفَهُ حتى إنه لم يستطعِ التفكيرَ جيدًا. كان عليهِ أن يستغرقَ وقتا ليجمعَ شتاتَ نفسهِ. فأيا كانتْ من وضعتْ هاتينِ البيضتينِ فإنها كبيرةٌ وقويّةٌ. كان متأكّدا من ذلك. لا بدّ أنه طائرٌ أكبرُ منه كثيرا، ولم يكن يرغَبُ في الوقوعِ في المتاعبِ، حتى ولو في سبيلِ عشاءٍ من البيضِ الطازَجِ. يجب عليه أوّلا أن يكتشِفَ من صاحبُ البيضتينِ، وحينها سيعرفُ ما عليهِ فعلُهُ. كان متأكدا أنه لا أحدَ يعرفُ بوجودِ هاتينِ البيضتينِ، ويعلمُ أنهما لن تهرُبَا إلى أيِّ مَكَانٍ؛ لذا واصلَ الطيرانَ حتى وصلَ إلى شجرةِ صنوبرٍ عاليةٍ يمكنُهُ أن يجلسَ عليها ويفكّرَ دونَ أن يزعجَهُ أحدٌ.
Bilaki, uçmaya devam etti. Akabinde o anda bir sebeple durmaya cesaret edemedi. Keşfettiği şey için iyi düşünemeyecek kadar son derece heyecanlıydı. Kendi dağınıklığını toplaması vakit almalıydı. Her kim bu iki yumurtayı koyduyse kesinlikle o büyük ve güçlü. Bundan emindi. Ondan (Bilaki'den) çok daha büyük bir kuş olmalı. Akşam yemeği yolunda taze yumurta bile olsa sıkıntılara düşmek istemiyordu. Öncelikle iki yumurtanın sahibinin kim olduğunu bulması gerekiyor, O zaman ne yapması gerektiğini bilecek. Bu iki yumurtanın varlığını kimsenin bilmediğinden ve o ikisinin bir yere kaçmayacağından emindi; Bu yüzden üzerine oturup kimsenin onu rahatsız etmeden düşüneceği yüksek bir meşe ağacına ulaşıncaya kadar uçmaya devam etti.
OnBirinci Paragrafın Tercümesi – ترجمة الفقرة الحادية عشرة
تمْتمَ قائلًا : بيضتَانِ! بيضتانِ حقيقيَّتَانِ! من ذا الذي يمكن أن يكونَ انتقلَ إلى منزلِ أحمر الذيل القديمِ؟ و ما معنى وضعِ بيضتينِ قبل وجودِ أيَّ بادرةٍ على قدومِ السيدِ ربيع؟ هذا يفوق الإحتمالَ. أنه بالتأكيدِ يفوق الإحتمالَ.
Kekeledi söylendi: İki yumurta! İki gerçek yumurta! Kızıl kuyruğun eski evine kim taşınmış olabilir? 'Bay İlkbahar'ın gelişi için herhangi bir işaret bulunmadan önce iki yumurta koymanın anlamı ne? Bu ihtimali artırıyor. Kesinlikle ihtimali artırıyor.

HAZIRLAYAN: BARIS KALAYCI
instagram: dersimizarapca
site: www.arapcamiz.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder