PDF İNDİR:
DERSİN METİN DÖKÜMÜ:
المعلمُ اليابانيُّ
فِدائيٌّ لا ينتظر الأَجْرَ
يبدأ
المعلمُ اليابانيُّ يومَه قبل ساعاتٍ من وصولِ الطلابِ، ويبقى بعد انتهاءِ العملِ
لتحضيرِ دروسِ اليومِ التالِي وتصحيحِ الواجباتِ المدرسِيَّةِ، ثم لا يتلقَّى أيَّ
زيادةٍ في أَجْرِهِ على الجهودِ الإضافيَّةِ
أمّا
مديرُ المدرسةِ في اليابانِ فيجب عليه أن يصلَ قبل الطلابِ بساعاتٍ، ليفتحَ
الأبوابَ ويستقبِلَ الأطفالَ ويحَيِّيَهُمْ فَرْدًا فَرْدًا
وقبل
نصفِ ساعةٍ من تقديمِ وجبةِ الطعامِ للتلاميذِ، في منتصفِ النهارِ، يتناول المديرُ
نماذجَ من الطعامِ للتأكُّدِ من سلامتِهِ؛ حفاظًا على صحّةِ الطلابِ
ويحرِصُ
المدرسونَ في اليابانِ على مُناداةِ كلِّ طالبٍ باسْمِهِ ليقوّموا حالتَهُ
النفسيّةَ من خلالِ طريقةِ ردِّه، وعندما يلاحظون أيَّ أمرٍ غيرِ عاديٍّ فإنّهم يُبْلِغُونَ
الإدارةَ ويتواصلون مع العائلة
ويُمْضِي المدرسون ساعاتٍ كثيرةً خارج وقتِ العملِ للتحضيرِ للدروس، كما
يُطْلَبُ منهم تحسينُ مَهاراتِهم باستمرارٍ وتقديمُ مشروعٍ بحثيٍّ سنويٍّ عن أفكارِهم
لتطويرِ التعليمِ، وذلك دون أن يحصلوا على أيِّ تعويضٍ عن ساعاتِ العملِ
الإضافيّةِ
المفردات:
ögretmen, muallim,
egitmenمُعَلِّم
/ مُعَلِّمُونَ :
Japonيَابَانِيّ / يَابَانِيُّونَ
:
fedakar, özverili,
fedaiفِدَائِيّ
/ فِدَائِيُّونَ :
beklemek, gözlemek اِنْتَظَرَ / يَنْتَظِرُ / اِنْتِظَارًا :
ecir, ücret, maas,
aylık, mükafat, karsılıkأَجْر / أُجُور :
baslamak, harekete
geçmekبَدَأَ
/ يَبْدَأُ / بَدْءًا :
günيَوْم / أَيَّام
:
saatler önce : قَبْلَ سَاعَاتٍ
ulasmak, varmak, gelmekوَصَلَ / يَصِلُ / وُصُولًا :
ögrenci, talebe,
istekte bulunanطَالِب / طُلَّاب :
kalmakبَقِيَ / يَبْقَى / بَقَاءًا :
bitmek, sona ermekاِنْتَهَى / يَنْتَهِي / اِنْتِهَاءًا :
is, amel, çalısma,
faaliyetعَمَل
/ أَعْمَال :
hazırlamakحَضَّرَ / يُحَضِّرُ / تَحْضِيرًا :
ders, çalısma,
arastırmaدَرْس
/ دُرُوس :
sonraki/takip eden/ertesi/öbür günالْيَوْم التَّالِي :
düzeltmek, dogrultmak,
restore etmek, iyilestirmek صَحَّحَ / يُصَحِّحُ / تَصْحِيحًا :
görev, ödev,
zorunluluk, vacipوَاجِب / وَاجِبَات :
okulla/ögretimle
ilgiliمَدْرَسِيّ :
almak, karsılamak,
kabul etmekتَلَقَّى
/ يَتَلَقَّى / تَلَقًّى :
artırmak, eklemek,
ziyade etmekزَادَ
/ يَزِيدُ / زِيَادَةً :
gayret, emek, çaba : جُهْد / جُهُود
ek, ilave, fazladanإِضَافِيّ :
müdür, yönetici : مُدِير
/ مُدَرَاء
okul, medrese : مَدْرَسَة
/ مَدَارِس
Japonyaالْيَابَان :
gerekmek, zorunlu
olmakوَجَبَ
/ يَجِبُ / وُجُوبًا :
açmak : فَتَحَ / يَفْتَحُ / فَتْحًا
kapıبَاب / أَبْوَاب
:
karsılamak, kabul
etmekاِسْتَقْبَلَ
/ يَسْتَقْبِلُ / اِسْتِقْبَالًا :
bebek, çocuk : طِفْل
/ أَطْفَال
selamlamak, selam
vermekحَيَّا / يُحَيِّي / تَحِيَّةً :
tek tek, birer birerفَرْدًا فَرْدًا :
yarım, bucukنِصْف :
sunma, sunum, takdim, ikramتَقْدِيم :
ögün, menü, yemek : وَجْبَة
/ وَجَبَات
yemek, gıda, yiyecekطَعَام / أَطْعِمَة
:
ögrenci, talebeتِلمِيذ / تَلَامِيذ
:
gün ortasında, ögle
vaktindeفِي مُنْتَصَفِ
النَّهَارِ :
yemek, almak, içmek,
(konu) ele almakتَنَاوَلَ / يَتَنَاوَلُ / تَنَاوُلًا :
numune, örnek, emsal : نَمُوذَج
/ نَمَاذِج
…den emin olmak,
tasdiklemekتَأَكَّدَ / يَتَأَكَّدُ / تَأَكُّدًا (من) :
güvenlik, emniyet,
sıhhat, iyilikسَلَامَة :
koruma, muhafazaحِفَاظًا عَلَى ... :
saglık, sıhhat, afiyetصِحَّة :
özen göstermek,
cabalamakحَرَصَ
/ يَحْرِصُ / حِرْصًا :
ögretmen, egitimciمُدَرِّس / مُدَرِّسُونَ :
çagrı, seslenme,
duyuru, seslenisمُنَادَاة :
isim, ad اِسْم
/ أَسْمَاء :
düzeltmek, dogrultmak,
iyilestirmek, ayarlamak : قَوَّمَ / يُقَوِّمُ / تَقْوِيمًا
ruh hali, psikolojik
durum, moralحَالَة
نَفْسِيَّة :
esnasında, süresince,
boyuncaمِنْ
خِلَالِ ... :
yol, metot, vesile,
yöntem, usül, tarzطَرِيقَة / طُرُق :
cevap, karsılık,
yanıt, tepkiرَدّ / رُدُود :
fark etmek,
gözlemlemek, farkına varmakلَاحَظَ / يُلَاحِظُ / مُلَاحَظَةً :
sey, husus, mesele,
is, durum, halأَمْر / أُمُور :
normal olmayan,
alısılmadık, sıra dısı, olaganüstüغَيْر
عَادِيّ :
bildirmek, haber
vermek, ihbar etmekأَبْلَغَ / يُبْلِغُ / إِبْلَاغًا (ب/إلى) :
yönetim, idareإِدَارَة / إدَارَات
:
iletisim kurmak,
haberlesmek, devam etmekتَوَاصَلَ / يَتَوَاصَلُ / تَوَاصُلًا (مع) :
aileعَائِلَة / عَائِلَات
:
(vakit) geçirmek,
harcamak, imzalamakأَمْضَى / يُمْضِي / إِمْضَاءًا :
is vakti haricindeخَارِج وَقْت الْعَمَل :
istemek, talep etmekطَلَبَ / يَطْلُبُ / طَلَبًا :
iyilestirme, düzeltme,
ıslah etmeتَحْسِين
/ تَحْسِينَات :
yetenek, beceri,
hüner, ustalıkمَهَارَة / مَهَارَات :
sürmek, devam etmek,
sürdürmekاِسْتَمَرَّ
/ يَسْتَمِرُّ / اِسْتِمْرَارًا :
yıllık arastırma projesinin
sunumuتقديمُ
مشروعٍ بحثيٍّ سنويٍّ :
düsünce, fikir, görüsفِكْرَة / أَفْكَار
:
gelistirmek,
ilerletmekطَوَّرَ
/ يُطَوِّرُ / تَطْوِيرًا :
ögretme, ders vermeعَلَّمَ / يُعَلِّمُ / تَعْلِيمًا :
almak, ele geçirmek, meydana gelmek, olmakحَصَلَ
/ يَحْصُلُ / حُصُولًا (على) :
telafi etmek, karsılık
vermek, tazmin etmek, taviz vermek :عَوَّضَ / يُعَوِّضُ / تَعْوِيضًا
KARŞILIK BEKLEMEYEN FEDAKAR JAPON ÖĞRETMEN
Japon ögretmen, ögrenciler gelmeden saatler
önce gününe baslıyor, ertesi günün dersini hazırlamak ve ödevleri düzeltmek
için is bittikten sonra da kalıyor, sonra ilave emekler için maasta herhangi
bir artırım almıyor.
Japonya'da okul müdürüne gelince, kapıları
açmak, çocukları karsılamak ve onları teker teker selamlamak için ögrencilerden
saatler önce gelmesi gerekir.
Ögrencilere yemek ögünü takdiminden yarım
saat önce, ögle vaktinde müdür, talebelerin sıhhatini korumak üzere
güvenliginden emin olmak için yemek numunelerini yiyor.
Japonya'da ögretmenler, her ögrenciye cevap
verme sürecinde psikolojik durumlarını iyilestirmeleri için ismiyle seslenmeye
özen gösteriyorlar ve herhangi normal olmayan bir durum fark ettikleri zaman
idareye haber veriyorlar ve aile ile iletisime geçiyorlar.
Ögretmenler is vakti dısında derslerin
hazırlıgı için çokça saatler geçiriyorlar, kendilerinden istendigi üzere
onların maharetlerini sürekli olarak iyilestirme ve ögretimi gelistirmek için
düsüncelerinden bir yıllık arastırma projesinin sunumu gibi, ve bu ilave is
saatlerinden herhangi bir bedel almadan (gerçeklesiyor).
HAZIRLAYAN: BARIS
KALAYCI
instagram: dersimizarapca
site: www.arapcamiz.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder